Ankara'nın koynunda, misafirlerinizle veya arkadaşlarınızla gidebileceğiniz, görülmesi gereken, küçük, şirin, tarihi ve bir o kadar da cana yakın bir yer; Beypazarı...
İşte Beypazarı'nda sadece bir gün geçirerek neler yapabileceğinizden detaylıca bahsedelim.
Beypazarı'na daha gelmeden karşınıza hüzünlü bir hikayesi olan, "Gelin Tepesi" çıkar. İstemediği biriyle evlendirileceği için, kendini bu tepeden atan, gelinlik çağındaki bir genç kızın hikayesi kulaklarınıza fısıldanır. O tepenin etekleri, adeta gelinliğin eteklerine benzetilir. Gözlerinizde canlanan o hikaye, bilenlerin içini hüzünle kaplar. Burada 15 dakika gibi kısa bir zaman geçirebilirsiniz çünkü bu tepe Beypazarı'na giden ana yol üzerinde bulunur. Hatta belki önünden geçerken sadece göz gezdirmeniz de yeterli olabilir. İşte şimdi de karşınızda Gelin Tepesi'nden sonra yaklaşık yarım saat geçirerek varabileceğiniz, "Beypazarı Maden Suyu Fabrikası". Burayı ziyaret eden herkese çeşitli maden suları ikram edilir. Mandalinalı, limonlu ve sade bizim de tattıklarımız arasında yer alır. Çalışanları bir hayli sıcakkanlı ve güler yüzlüdür. Ancak ben maden suyu içmekle yetinmek istemiyorum, nasıl üretildiğini de görmek istiyorum diyenlerdenseniz, işte onu da biz, sizler için araştırdık. Fabrikanın işletme sahibi Niyazi Ercan eşliğinde gezerek öğrendiğimiz bazı bilgileri sizlere aktaralım. İçerisinde 5 bölüm bulunan fabrikada üretim el değmeden gerçekleşir, her şey makinelerin kontrolünde üretilir ve iş kazaları için de bayağı önlem alınır. Mesela tehlike yaratabilecek olan makineler, üzerlerini çevreleyen tel kapılar kapatılmadıkça çalışmazlar. Ayrıca Beypazarı maden sularının şişeleri de kendi fabrikaları tarafınca üretilir. Eğer fabrikayı gezmek isteyenlerdenseniz sanırım bir veya iki saatinizi buraya ayırmanız gerekecek. Fabrikadan çıktığınızda, hemen yakınlarında bulunan "İnözü Vadisi'ni" görürsünüz. Önce sizlere görsel bir şölen yaratan bu vadi Türkiye'nin en önemli doğal kuş alanlarından birine ev sahipliği yapar. Ayrıca bu manzara eşliğinde yemek yemek veya bir şeyler içmek istiyorsanız da Zindancık veya Dostlar Tesisi'ni ziyaret edebilirsiniz. İşte şimdi de karşınızda Beypazarı "Gümüşçüler Çarşısı". Beypazarı'na ahilik yoluyla kazandırılmış, el emeği göz nuru telkari (ince telden takı süslemeciliği), zarif ve farklı tasarımlarıyla Beypazarı gümüş işleme sanatını oluşturur. Evinizi süsleyecek gümüş aynaları veya süs eşyalarını da kolaylıkla Beypazarı'ndaki gümüşçülerden satın alabilirsiniz. Tabi ki Gümüşçüler Çarşısı'nda geçirmek isteyeceğiniz vakit size bağlı, ama ben eğer günübirlik gezecekseniz, diğer yerleri de ihmal etmeyin derim. Şimdi de pusulanızı Beypazarı Çarşısı'na çevirebilirsiniz ve buradaki küçük dükkanlardan Beypazarı'nın yöresel lezzetlerini tadabilirsiniz. Daha bitmedi. Tarihe karşı ilginiz varsa ve bu şirin kentin müzelerini merak ediyorsanız, "Beypazarı Hamam Müzesi" ve "Beypazarı Kent Tarihi Müzesi" sizin için tam da doğru adres. Kanuni Sultan Dönemi'nde yaptırılan bu hamam, Osmanlı Dönemi'nden bu yana kültürümüze işlenen temizlik kavramını ve o dönemin düğünlerini sizlere itinayla sergiler. Soğukluk, sıcaklık ve ılıklık bölümlerine sahip hamamda, gelinlerin özel kıyafetlerini ve takılarını gözlemleyebilirsiniz. Beypazarı halkının yaşam biçimini, örf ve adetlerini de Tarihi Kent Müzesi'nden öğrenebilirsiniz. Tarihiyle, doğasıyla, sosyal yaşamıyla ilgilenilir de yemekleri ve eğitim hayatı hiç unutulur mu? Artık gününüzü bitirirken son durak olarak, pusulanızı tiftik keçisi tüccarı olan bir aileye ait "Münsürlerin Konağı'na" ve eskiden bir eğitim kurumu olan "Taş Mektep'e" çevirebilirsiniz. Münsürlerin Konağı'nda parmaklarınızı yedirtecek cinsten lezzetleri tadabilir ve Taş Mektepte de eskiden orada okumuş öğrencilerin fotoğraflarını görebilirsiniz.
Bir gün bitti bile fakat yetmedi değil mi? Öyleyse bir sonraki ziyaretinizde görüşmek dileğiyle...