Değerli takipçilerimiz,
Bu gönderimizde sizler için, sadece özel izinle girilebilen Beypazarı Maden Suyu Fabrikası'nın üretim sürecinden, türk ekonomisi açısından öneminden ve fabrika işletme müdürü Niyazi Ercan'ın maden suyu hakkında verdiği bilgilerden bahsedeceğiz. 1957 senesinde Hacı Cemil Ercan tarafından kurulan ve faaliyetine devam eden Beypazarı Maden Suyu işletmesi, kurulduğundan bu yana el değiştirmeden aynı nesil tarafından yönetiliyor. Hiçbir ortağı kabul etmemekle birlikte Amerika ve oradaki bazı şirketlerin satın alma taleplerini de reddeden bu firma, 2010- 2011-2012 – 2014 ve 2015 AB kalite ödülleri ve 2012-2013-2014 Dünya kalite ödüllerine layık görülmüş. Ayrıca, Japonya'nın Tokyo kentinde düzenlenen Dünya Kalite Zirvesi'nde de "2015 Dünya Kalite Plaketi"ni almış.
Adını ilçeden alan Beypazarı Maden Suyu, hem markası hem de kalitesiyle ön plana çıkarak, ekonomiye çok büyük katkı sağlıyor. Fabrika, sektörde 30 civarı firma arasında %27 pay ile pazar liderliğini koruyor. Toplam pazar büyüklüğü 300 milyon dolar olan fabrikanın Beypazarı şubesinde 70 kişi, cam fabrikasında ise 485 kişi çalışıyor. Beypazarı Maden Suyu, Türkiye’de yılda 3 milyar şişe yani 600 milyon litre olarak tüketiliyor. Avrupada 18 ülkeye ihracat yapan fabrika daha geniş kitlelere ulaşmayı ve yatırımlarının hepsini Türkiye'ye bırakmayı hedefliyor. İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Marmara bölgelerinde bulunan bölge müdürlükleri ve Türkiye genelinde ki 300’ü aşkın bayi aracılığı ile, Ege Bölgesi hariç tüm bölgelere dağıtımda bulunan firma, Belçika, İngiltere, Almanya, ABD, Fransa, Hollanda, Suudi Arabistan, Katar, Danimarka, Suriye, Kıbrıs gibi ülkelere de ihracat yapıyor.
Beypazarı Maden Suyu Fabrikası 3. kuşak deprem bölgesinde yer alıyor. Maden suyu, burada bulunan bir fay çatlağından artezyen yaparak yerin 2200 metre altından, 22 derece sıcaklıkla ortaya çıkıyor. Bilindiği üzere, bütün kirlenme riskinden arındırılırarak en temiz su olma özelliği taşıyor. Beypazarı Maden Suyu Fabrikasında, son 2 yıldır Alman malı makinelerden oluşan entegre bir sistem kullanılıyor. Bu fabrikada bir saatte 50 bin, toplamda ise 300 bin şişe üretiliyor. Üretim kapasitesini sağlamak amacıyla fabrikada bu sistemden toplam 7 tane bulunuyor. Gelin şimdi size bu üretim sürecinin aşamalarında bahsedelim.
Paletlemeden gelen ve paketlerinden ayrılan boş şişeler, öncelikle ters çevrilerek basınçlı maden suyuyla el değmeden yıkanıp, durulanıyor. Bu şekilde içerisindeki cam tozundan arındırılacağı düşünülen şişeler, maden suyu ile dolduruluyor. Entegre bir şekilde devam eden bu süreçte şişelerin ağzı tekrardan el değmeden kapatılıp, bir sonraki aşama olan kontrol kısmına hazır hale getiriliyor. Şişeler bu bölümdeki cihazda optik kontrolden geçiyor. İçinde yabancı bir cisim varsa veya su seviyesi yüksek ise cihaz durumu algılıyor, bu kusurlu şişeleri ayırıp, sisteme göndermiyor. Kontrolden geçen şişeler, makyajlanmak üzere etiket makinesine gönderiliyor. Etiketler, şişelere dört köşelerinden tutkallanarak yapıştırılıyor. Yine bu aşamada da yanlış yapıştırılan veya etiketlenemeyen şişeler varsa, sisteme gönderilmiyor. Bunun işlemin adına da röntgenleme deniyor. Sistemin kodlama aşamasında, etiketlenen şişelerin kapaklarının üzerine üretim tarihi, parti seri numarası ve son kullanma tarihi basılıyor ve paketlenmeye hazır hale getiriliyor. Şişelerin paketlenmesi üç aşamadan oluşuyor. İlk önce 6'lı grup olarak sonrasında ise 4 tane 6'lı grup olacak şekilde naylon ile paketleniyor. Üçüncü ve son kısımda ise, koliler insan eli değmeden paletleme makinesine konuyor ve nakliye esnasında şişelerin kaymasını ve kırılmasını önlemek adına iki kat streçle sarılıyor. Ayrıca bu işletmenin saygı duyulacak bir yanı da bulunuyor. İşletme, tüm bu aşamalar esnasında işçilerin can güvenliğini korumak amacıyla makinelerin kapıları kapatılmadıkça, sistemin çalışmasını mümkün kılmıyor.
Yazımızı bir de bizden dinlemek için tıklayın.
Bu gönderimizde sizler için, sadece özel izinle girilebilen Beypazarı Maden Suyu Fabrikası'nın üretim sürecinden, türk ekonomisi açısından öneminden ve fabrika işletme müdürü Niyazi Ercan'ın maden suyu hakkında verdiği bilgilerden bahsedeceğiz. 1957 senesinde Hacı Cemil Ercan tarafından kurulan ve faaliyetine devam eden Beypazarı Maden Suyu işletmesi, kurulduğundan bu yana el değiştirmeden aynı nesil tarafından yönetiliyor. Hiçbir ortağı kabul etmemekle birlikte Amerika ve oradaki bazı şirketlerin satın alma taleplerini de reddeden bu firma, 2010- 2011-2012 – 2014 ve 2015 AB kalite ödülleri ve 2012-2013-2014 Dünya kalite ödüllerine layık görülmüş. Ayrıca, Japonya'nın Tokyo kentinde düzenlenen Dünya Kalite Zirvesi'nde de "2015 Dünya Kalite Plaketi"ni almış.
Adını ilçeden alan Beypazarı Maden Suyu, hem markası hem de kalitesiyle ön plana çıkarak, ekonomiye çok büyük katkı sağlıyor. Fabrika, sektörde 30 civarı firma arasında %27 pay ile pazar liderliğini koruyor. Toplam pazar büyüklüğü 300 milyon dolar olan fabrikanın Beypazarı şubesinde 70 kişi, cam fabrikasında ise 485 kişi çalışıyor. Beypazarı Maden Suyu, Türkiye’de yılda 3 milyar şişe yani 600 milyon litre olarak tüketiliyor. Avrupada 18 ülkeye ihracat yapan fabrika daha geniş kitlelere ulaşmayı ve yatırımlarının hepsini Türkiye'ye bırakmayı hedefliyor. İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Marmara bölgelerinde bulunan bölge müdürlükleri ve Türkiye genelinde ki 300’ü aşkın bayi aracılığı ile, Ege Bölgesi hariç tüm bölgelere dağıtımda bulunan firma, Belçika, İngiltere, Almanya, ABD, Fransa, Hollanda, Suudi Arabistan, Katar, Danimarka, Suriye, Kıbrıs gibi ülkelere de ihracat yapıyor.
Beypazarı Maden Suyu Fabrikası 3. kuşak deprem bölgesinde yer alıyor. Maden suyu, burada bulunan bir fay çatlağından artezyen yaparak yerin 2200 metre altından, 22 derece sıcaklıkla ortaya çıkıyor. Bilindiği üzere, bütün kirlenme riskinden arındırılırarak en temiz su olma özelliği taşıyor. Beypazarı Maden Suyu Fabrikasında, son 2 yıldır Alman malı makinelerden oluşan entegre bir sistem kullanılıyor. Bu fabrikada bir saatte 50 bin, toplamda ise 300 bin şişe üretiliyor. Üretim kapasitesini sağlamak amacıyla fabrikada bu sistemden toplam 7 tane bulunuyor. Gelin şimdi size bu üretim sürecinin aşamalarında bahsedelim.
Paletlemeden gelen ve paketlerinden ayrılan boş şişeler, öncelikle ters çevrilerek basınçlı maden suyuyla el değmeden yıkanıp, durulanıyor. Bu şekilde içerisindeki cam tozundan arındırılacağı düşünülen şişeler, maden suyu ile dolduruluyor. Entegre bir şekilde devam eden bu süreçte şişelerin ağzı tekrardan el değmeden kapatılıp, bir sonraki aşama olan kontrol kısmına hazır hale getiriliyor. Şişeler bu bölümdeki cihazda optik kontrolden geçiyor. İçinde yabancı bir cisim varsa veya su seviyesi yüksek ise cihaz durumu algılıyor, bu kusurlu şişeleri ayırıp, sisteme göndermiyor. Kontrolden geçen şişeler, makyajlanmak üzere etiket makinesine gönderiliyor. Etiketler, şişelere dört köşelerinden tutkallanarak yapıştırılıyor. Yine bu aşamada da yanlış yapıştırılan veya etiketlenemeyen şişeler varsa, sisteme gönderilmiyor. Bunun işlemin adına da röntgenleme deniyor. Sistemin kodlama aşamasında, etiketlenen şişelerin kapaklarının üzerine üretim tarihi, parti seri numarası ve son kullanma tarihi basılıyor ve paketlenmeye hazır hale getiriliyor. Şişelerin paketlenmesi üç aşamadan oluşuyor. İlk önce 6'lı grup olarak sonrasında ise 4 tane 6'lı grup olacak şekilde naylon ile paketleniyor. Üçüncü ve son kısımda ise, koliler insan eli değmeden paletleme makinesine konuyor ve nakliye esnasında şişelerin kaymasını ve kırılmasını önlemek adına iki kat streçle sarılıyor. Ayrıca bu işletmenin saygı duyulacak bir yanı da bulunuyor. İşletme, tüm bu aşamalar esnasında işçilerin can güvenliğini korumak amacıyla makinelerin kapıları kapatılmadıkça, sistemin çalışmasını mümkün kılmıyor.
Yazımızı bir de bizden dinlemek için tıklayın.
Son olarak da maden suyunun faydalarından biraz bahsedelim. "Maden suyu hakkında bilinen bazı yanlışlar var. Kültürümüzde sadece hazmetmek için kullanılan maden suyu aslında, böbrekleri çalıştırır, kilo vermeye yardımcı olur, cildi temizler ve panzehir özelliği taşır mesela sigara zehrinin vücuttan atılmasını sağlar." diyen Niyazi Ercan, eskiden güneş girmeyen eve, doktor girer sözünü değiştirip, maden suyu girmeyen eve doktor girer diyerek durumu özetliyor.
4 Comments